Dijital Dönüşüm ve Endüstri 4.0 Üzerine

Erkin Başyiğit – GAMA Holding Bilişim Direktörü

Teknolojik gelişmelere ilişkin son zamanlarda en çok karşılaşılan terimler sanırım “Dijital Dönüşüm” ve “Dijital Yıkım” oldu. Toplum ve kurumların 3. Endüstri devriminden 4. Endüstri devrimine geçişleri olarak tanımladığımız Dijital dönüşümü; geleneksel iş süreçlerinde (mal ve hizmet üretimi, satışı vb.) güncel dijital teknolojilerin kullanılması, buna binaen mevcut iş süreçlerinin/modellerinin köklü bir değişime uğraması ve yeni dijital ürün ve hizmetlerin ortaya çıkması olarak da tanımlayabiliriz.

Dijital Yıkım ise Dördüncü Endüstriyel Devrimin kamu ve özel sektör alanlarındaki etkileridir. Giderek yaygınlaşan ve ucuzlayan dijital teknoloji, endüstriyel, ekonomik ve sosyal alanlarda yaygın bir değişime yol açmaktadır.

Dijital saatlerin 1970’lerde kullanılmaya başlandığı, yine 1960’larda NASA’nın Aya insanlı gidiş-geliş programı olan Apollo görevinde IBM’in geliştirdiği ilk dijital bilgisayarların kullanıldığı gerçeğinden yola çıkarak, dijital dönüşüm aslında eskiden beri var olan bir gelişim olarak karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla “Dijital Dönüşüm” terimine daha güçlü bir tanım getirmek için onu endüstriyel devrimler kavramı aracılığıyla ve hayatımızı etkileyen daha geniş bir değişim bağlamında çerçevelememiz doğru olur. Endüstri Devrimi 4.0’ı da daha iyi anlamak için insanoğlunun geçmişten günümüze yaşadığı 3 Endüstri devrimine bakmak gerekiyor.

Endüstri Devrimleri

  1. Endüstri Devrimi veya Endüstri Devrimi modern tarihte, temeli tarım ve el sanatları üzerine kurulu bir ekonomiden sanayi ve buhar gücünden faydalanan makine imalatının egemen olduğu bir ekonomiye geçiş sürecidir. Bu geçiş süreci ilk 18. yüzyılda İngiltere’de başladı (18 – 19. yüzyıl) ve oradan tüm dünyaya yayıldı.
  2. Endüstri Devrimi, 1800’lerin sonlarından Birinci Dünya Savaşı’na kadar yaşanan sanayi dönüşümüdür. Demir ve çelik ham maddelerinin yaygınlaşarak ağır sanayinin gelişimine katkı sağladığı bu dönüşümün tetikleyici araçları; seri üretim teknikleri (Ör: Dünyanın İlk Seri Üretim Otomobili Ford Model T Henry Ford), elektrik gücü ve içten yanmalı motorlar tarafından oluşmuştu.
  3. Endüstri Devrimi, 1980’lerde başlayan bilgisayar ve iletişim teknolojilerinin (internet) üretimde kullanılmaya başlanmasıyla tetiklenen dönüşümdür.
  4. Endüstri Devrimi hamlesinde öncü olan ülke Almanya’dır. 2011 yılı içinde Uluslararası Hannover Endüstri ve Sanayi Fuarı’nda ilk kez lanse edilen Endüstri Devrimi 4.0, Yapay Zekâ, Nesnelerin İnterneti, Büyük Veri, 3-D yazıcılar, Robot ve Otomasyon teknolojilerini daha fazla kullanarak akıllı fabrikalarda akıllı ürünler üretilmesini amaçlıyordu. İçinde birden fazla farklı teknolojik unsurları barındıran Endüstri Devrimi 4.0’ın ortaya çıkmasında en önemli ana etmenlerden birisi de bilgisayarların düşük maliyetle daha fazla işlem (Computing Capacity) yapabilme kabiliyetinin artması olarak ortaya konabilir. Bu etmene destekleyici bir örnek olarak, Yapay Zekâ gibi makine öğrenmesi teknolojilerinin yıllar önce var olduğu fakat kullanımının günümüzdeki kadar yaygın olmadığını görebiliriz.

Dijital Dönüşümün Planlanması

Dijital dönüşüm sürecinde her sektörün ve her şirketin kendine özgü ihtiyaçları olabilmektedir ve 4. Endüstri Devrimi, şirket yönetiminin liderliğinde hedeflere uygun, stratejik fırsatların ve güçlü yanların dijital fikirlere dönüştürüldüğü yeni bir dijital dönüşüm stratejisine ihtiyaç duymaktadır.

Şirketlerin başarılı olarak sonuçlandırdığı dijital dönüşüm projelerini irdelediğimizde, bu tür büyük ölçekli dönüşüm/değişimlerin birden fazla proje olarak ele alınıp (Project Portfolio Management), her proje için Yalın Girişim (Lean Startup) veya Agile (Çevik) gibi yinelemeli proje metodolojileri kullanıldığını böylece her projenin risk ve geri dönüşümü ayrı olarak değerlendirildiğini görüyoruz ve bu tür yöntemler ile dijital dönüşüm projelerinin başarısızlıkla sonuçlanma olasılığındaki riskler minimize edilmiş oluyor.

Diğer taraftan, teknolojik dönüşümden daha zorlayıcı olan bu tür büyük değişimleri başarı ile yönetebilmektir. Dolayısıyla, organizasyonun yapısına göre doğru ve etkili değişim yönetimi modelini belirlemek (organik, organik olmayan, vb.) ve bu modeli disiplinli bir şekilde belirlenen güçlü değişim liderleriyle uygulamak hayati önem taşıyor.

Dijital dönüşüm sürecini sürdürülebilir olarak yapılandırılabilmesi için girişimci zihniyetin de şirket çapında oluşturulması gerekiyor. Google yeni iş fikirlerinin sistematik olarak ortaya çıkarılmasında, aşağıdaki formülü (70-20-10 çalışan kapasite oranı) çalışanların günlük işlerine ilave uygulayarak faydalanıyor. Bu fikirlerden yıkıcı olanları (Ör: Yapay Zekâ teknolojisini barındıran fikirler) değerlendirilerek testleri yapılıyor ve sonrasında ürün/hizmet olarak ortaya çıkarılması sağlanıyor.

• Çalışanlar kapasitelerinin % 70’ini ana faaliyet alanlarına ayırıyorlar.
• Çalışanlar kapasitelerinin % 20’sini ana faaliyet alanlarına ilişkin projelere ayırıyorlar.
• Çalışanlar kapasitelerinin % 10’unu ise işlerinden bağımsız yeni ve yıkıcı iş fikirlerini ortaya çıkarmak için ayırıyorlar.

Yapay Zekânın Ekonomik ve Sosyal Etkileri

Yapay zekâ, bir bilgisayarın veya bilgisayar yazılımı aracılığı ile her hangi bir donanımın, insan davranışlarını bire bir taklit etmesi ve topladığı bilgiler sayesinde kendini sürekli geliştirebilen sistemler olarak tanımlanabilir. Yapay zekânın şüphesiz hem toplum hem de ekonomi için derin ve yıkıcı sonuçları olacaktır. PWC’nin 2017 yılında gerçekleştirdiği çalışmasına göre, 2030 yılına kadar yapay zekâya bağlı olarak küresel GSYİH’da 15 trilyon dolar artış öngörülüyor. Söz konusu artışın yarısı iş gücü alanında gerçekleşecek verimlilik iyileştirmeleri diğer yarısı da artan tüketici taleplerinden oluşacağı tahmin ediliyor.

Tarih, yapay zekânın temsil ettiği büyük değişikliğin başlangıçta korku ve şüpheyle karşılandığını ve sonunda her zamanki gibi bu tür yıkıcı değişikliklerin kitlesel benimsenmeye yol açtığını gösteriyor.

Birçok meslek yapay zekânın yayılması ile ortadan kalkmış olacak. Buna bağlı olarak mevcut iş gücünün yeteneklerini geliştirmek ve yapay zekâ çağının gereksinimlerine uyumlu hale getirmek gerçekten çok zorlayıcı bir toplumsal sorun haline gelecektir. Buna karşın birçok yeni meslek de ortaya çıkacaktır.

• Finansal hizmet sektöründeki tüm işlerin yaklaşık yüzde 40’ı 2030’a kadar yazılım robotları tarafından yapılabilir hale gelebilir.

• İmalat, nakliye ve perakende sektörlerindeki işlerin yüzde 40 ila 50’si 2030’a kadar donanım veya yazılım robotları tarafından yapılabilir.

• Robotların bile imalat sektöründeki görevlerini 3 boyutlu yazıcılar üstlenebilir.

• Blockchain, finansal işlemlerdeki aracı kurum ihtiyacını ortadan kaldıracak. Dünya ekonomi forumuna göre, GSYİH’nın yüzde 10’u 2030 yılına kadar blockchain üzerinden yürütülecek.

Kuşkusuz geçmişte yaşadığımız Endüstri Devrimlerinde olduğu gibi Endüstri Devrimi 4.0’a da uyum sağlayamayan birçok şirket/kurum ortadan kalkmış olacak. Dijital dönüşüm çabalarının ortalama yüzde 70’inin başarısızlıkla sonuçlandığı gerçeğinden yola çıkılarak, bu yıkıcı değişimin hızını da göz önünde bulundurup dönüşümün gereksinimlerinin detaylı analizi yapıldıktan sonra planlanlanması hem birey olarak hem de kurumlar olarak masamızda bulunan yapılacaklar listesinde birinci sırada olmalıdır.

Kaynaklar

Digital Transformation
Survive and Thrive in Era of Mass Extinction
Thomas M. Siebel

Why Digital Transformations Fail
The Suprising Disciplines of How to Take Off and Stay Ahead
Tony Saldanha